
Bu kitapta sınır hem mekân hem de başkarakterdir.
TÜRKİYE ve YUNANİSTAN SINIRINDAN SON 20 YILIN İNSAN HİKÂYELERİ: ANDRÉS MOURENZA’NIN SINIRLAR’I AYRINTI YAYINLARINDAN ÇIKTI!
Andrés Mourenza’nın Sınırlar: Türk-Yunan Sınırından İnsan Hikâyeleri adlı kitabı, iki ülkenin sınırlarındaki göçmen krizini, güvenlik politikalarını ve bu bölgedeki insanların yaşamlarını derinlemesine inceliyor. Ayrıntı Yayınları’nın Yakın Tarih dizisinden çıkan Sınırlar, sınırın iki yakasındaki tarihsel, politik ve insani gerçeklikleri ilk ağızdan tanıklıklarla gözler önüne seriyor. Kitap aynı zamanda sınır kavramını sadece coğrafi değil, aynı zamanda kültürel ve psikolojik bir ayrım olarak da ele alarak okuru sınırların ötesini düşünmeye davet ediyor.
Bu kitap bir tarih kitabı değil; insan hikâyelerinin anlatıldığı, Yaşar Kemal’in Anadolu röportajları tadında bir kitaptır. Sınırlar’la, Mourenza’nın Türkiye ve Yunanistan’da gazeteci olarak çalıştığı son yirmi yıla eşlik edeceğiz. Onunla birlikte bu topraklarda seyahat edecek ve aynı zamanda sınırın her iki tarafında yatan tarihle birlikte geçmişten günümüze yolculuk yapacağız. Bu yolculukta, Türkiye ve Yunanistan’ı ayıran sözcüğün bile ortak bir kökeni olduğunu, Türkçe “sınır” kelimesinin Yunanca “sinoro”dan geldiğini öğreneceğiz. Çünkü sınırlar, bazı politikacıların iddia ettiği gibi sadece iki ülkeyi ayıran çizgiler değil, aynı zamanda etkileşim ve değişim yerleridir.
Bu kitapta sınır hem mekân hem de başkarakterdir. Kitap boyunca, 1920’lerde zorunlu göç edenlerden, günümüzde savaştan ve yoksulluktan kaçıp Evros Nehri’ni veya Ege Denizi’ni geçerek idealize edilen Avrupa Birliği’ne ulaşmayı hayal edenlere, ev sahibi toplumların bu yeni gelen akınına nasıl tepki verdiğine ve “öteki” ile nasıl yüzleştiklerine dair anlatımları dinliyoruz. Ayrıca, sınır boyunca yaşayan veya ölümden ve zulümden kaçmak için sınırı geçmek zorunda kalan insanların gözünden, Yunanistan ve Türkiye arasındaki sınırın nasıl kurulduğunu ve zamanla nasıl büyüdüğünü görüyoruz.
Bunlara ek olarak, bu kitapta, Yannis’in aşk uğruna ülkesinden nasıl vazgeçtiğini; yaşlı bir Yunan kadınının neden boynunda haç yerine bir tuğra taşıdığını; Güvenç ailesinin ve diğer mübadillerin Türkiye’deki yeni hayatlarına alışmakta ne gibi zorluklar yaşadıklarını; Selanik ve İzmir’in neden birbirinin aynası olduğunu; küçük Alan Kurdi’nin Bodrum açıklarında boğulmasına neden olan olaylar zincirini; kimi dükkânların mülteci krizinden nasıl faydalanmaya çalıştıklarını; ve Müftü Şerif Damatoğu’nun Kuzey Yunanistan’da dağlık bir köydeki isimsiz mezarlığı nasıl koruduğunu okuyoruz.
İspanyolcadan dilimize Andrés Mourenza ve Ezgi İrgil’in birlikte çevirdiği Sınırlar: Türk-Yunan Sınırından İnsan Hikâyeleri, raflarda ve internet satış sitelerinde!
ANDRÉS MOURENZA HAKKINDA
Andrés Mourenza (d.1984), Her ikisi de gazeteci olan ebeveynlerinin uyarılarına rağmen küçüklüğünden beri kurduğu gazeteci olma hayalini gerçekleştirmek için Barselona’da Gazetecilik Fakültesi’nde eğitim aldı.
2005yılında, Türkçe öğrenmek için İstanbul'a taşındı. Bir süre sonra, İspanyol haber ajansı EFE ve El Periódico de Catalunya gazetesiyle çalışmaya başladı.2011'de, Yunanistan'ın yaşadığı ekonomik, sosyal ve siyasi krizleri yakından izlemek üzere Atina'ya taşındı. 2014 yılında Türkiye'ye geri döndü. Daha sonra El País gazetesinde düzenli olarak yazmaya başladı ve çeşitli radyo ve televizyon kanallarında çalıştı. Kıbrıs, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Suriye ve Irak haberlerini takip etmek için bölgede geniş kapsamlı seyahatler gerçekleştirdi.
İnsan, savaş ve hafıza arasındaki ilişki, röportajlarının ve makalelerinin odak noktası oldu. Mourenza, gazeteciliğinde yakın tarih olaylarını, insanların bu olayları nasıl deneyimlediğini ve bunlardan nasıl bir anlatı oluşturduklarını araştırarak, "geçmişin gazeteciliği" ya da İspanyol yazar Miguel de Unamuno'nun intrahistoria (iç tarih) olarak tanımladığı tekniği uyguluyor.
Bu kitabın konusu olan göç de, kamuoyunun "mülteci ve göçmen krizi "hakkında konuşmaya başlamasından çok önce, Mourenza’nın makalelerinin konusu oldu. Göçmenlerin Avrupa'ya yolculuklarının masrafını karşılamak üzere giderek daha fazla kullanılmasını sağlayan hawala sistemi üzerine "Düzensiz Göç'ün Bankacıları" adlı kolektif çalışmasıyla Daphne Caruana Galizia ve TRACEA aştırmacı Gazetecilik Ödülleri'nde finalist oldu. Ayrıca, 2016'daTürkiye'deki darbe girişimini kapsamlı şekilde ele aldığı çalışmaları "LaBuena Prensa" onur ödülünü aldı. Bunlara ek olarak, Mourenza, Türkiye ve bölgedeki siyaset üzerine İspanyolca çeşitli kitaplar yayımladı.