Doğrunun Yolunda Yürümek: Devrân Döner, Hak Galip Gelir
Biz hayata doğrularla başladık. Büyük olmanın, güçlü görünmenin değil; haklının ve doğrunun yanında olmanın asaletini öğrendik. Her zaman haksızlığa karşı durduk, susmadık, eğilmedik. Çünkü biliyorduk ki suskunluk, zalime cesaret verir; sessizlik, adaletsizliğin perdesidir.
Ancak zaman değişti. Bugün bazı insanlar, hakikatin değil; menfaatin, çıkarın ve gösterişin yanında yer almayı tercih ediyor.
Doğrunun yükü ağır geldiğinde, sırtlarını dönmeyi kolay görüyorlar. Oysa Mevlânâ der ki:
“Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.”
Doğru, çoğu zaman yalnızdır. Ama yalnız kalmak, haktan vazgeçmeyi gerektirmez. Zira Sokrates’in dediği gibi, "Erdemli bir hayat, çoğunluğun peşinden gitmekle değil, vicdanın izinden gitmekle mümkündür."
Bugün menfaat uğruna hakka göz yumanlar, yarın adaletin karşısında boyun eğecektir. Çünkü devran döner. Dönmeli de. Zulmün saltanatı varsa, mazlumun da duası var. Ve o dua, gün gelir en sağlam kapıları titretir.
İnsan, yaşam mücadelesini doğrudan yana olduğunda kazanır. Ne servet, ne makam… Gerçek zafer, vicdanla başını yastığa koyabilmektir.
Pir Sultan Abdal’ın dediği gibi:
“Doğruya doğru deriz, eğriye eğri. Eğri yol eğridir, doğruya varmaz.”
Yarın, bugün sustuklarımızın yankısıyla şekillenecek. O yüzden doğruda kalmak, sadece kişisel bir duruş değil; toplumsal bir sorumluluktur.
Doğru, her zaman en kestirme yoldur. Ama herkes o yolu yürümeye cesaret edemez.
Tamer Arslan
Mavi Radyo Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni-İmtiyaz Sahibi